Collingridge İkilemi Nedir?
Collingridge’in ikilemi, 1980’lerde “The Social Control of Technology” (Teknolojinin Sosyal Kontrolü) isimli kitabında yeni teknolojileri yönetmenin zorlukları hakkında yazan David Collingridge tarafından önerilmiş bir ikilemdir. Bu ikilem, teknoloji değerlendirme tartışmalarında temel bir referans noktasıdır.
I
David Collingridge’in İkilemi
David Collingridge’in ortaya koyduğu ikilemi şöyle anlatabiliriz;
- Herhangi bir teknolojinin oluşum aşamasında, bu teknolojinin görevleri, etkileri net bir şekilde oluşmadığından dolayı bu teknolojinin düzenlenmesi için ne bir ihtiyaç ne de bir talep oluşacaktır. Bahsettiğimiz teknoloji geliştirilip kullanılmaya başlandığındaysa dönemin şartlarına göre bu teknolojinin düzenlenmesi yönünde bir ihtiyaç veya talep oluşabilecektir. Böyle bir talep oluşturulduğunda da teknolojinin etkileri tam olarak araştırılmadan ve incelenmeden aceleci davranılıp bir düzenleme yapmaya çalışılırsa ilgili teknolojik gelişmenin olası etkileri doğru şekilde anlaşılmamış olduğundan düzenlemeler yapılırken istenilen sonuçlar alınamayabilir. Bunun sonucu olarak yeterli düzenlemeler yapılamayabilir veya çok sıkı kurallar konulup ve teknolojik gelişmenin önü tamamen kapanabilecektir.
- Teknoloji kapsamlı bir şekilde geliştirilene ve yaygın olarak kullanılana kadar etkiler kolayca tahmin edilemez. Gelecekte, bu teknoloji tam olgunluğa eriştiğinde tüm etkilerini görürüz ve o zaman neyi değiştirmek istediğimize karar verebiliriz. Ne yazık ki o zaman bu teknoloji çoktan piyasadaki yerini almış, geniş çapta dağıtılıyor ve kullanılıyor olur ve artık onu kontrol etme imkânlarımız son derece kısıtlanmış olur.
Kısaca bu teoriye göre değişiklik yapmak kolayken, bu değişikliğe olan gereksinim öngörülemez; değişikliğe olan gereksinim apaçık görünür hale geldiğinde, değişiklik artık pahalı, zor ve çok vakit alan bir hale gelmiştir.
I
Teknolojik Gelişmelerde Collingridge İkilemi
Her teknolojik yenilik kendisiyle beraber bir ilerleme ve değişim getiriyor. Teknolojik yenilikler çoğu durumda getirdiği ilerlemeyle beraber yeni sorunlar yaratma potansiyeline de sahiptir.
Şöyle ki, teknoloji geri döndürülemez, bu yüzden bir buluş bir kez piyasaya sürüldükten sonra, sonuçları kötü olsa bile onu geri döndürmek giderek daha zor hale geliyor. Collingridge’in ikileminin ortaya koyduğu şey de budur.
Bazı kişiler bir şeyi daha basit, daha hızlı veya daha kaliteli hale getirme görevini yerine getiriyorsa, herhangi bir yeniliğin hemen benimsenmesi gerektiği fikrini savunur. Bu fikrin sonucunda teknolojilerin gelişigüzel benimsemeye başlanır. Genellikle yeni teknoloji ile yeni sorunlar ortaya çıkar.
Bazı kişiler ise yeni teknolojinin etkilerini ve sonuçlarını düşünerek, hesaplayarak ve inceleyerek bu sonuçlara göre hareket edilmesi gerektiği fikrini savunur. Bu fikrin sonucunda ise onca çalışmaya rağmen istenilen sonuçlar alınamayabilir. Aynı zamanda bu fikir daha maliyetli ve daha fazla zaman alıcıdır. Geçen zaman sonucunda teknoloji üzerinde değişiklik yapmak da daha da zorlaşacaktır.
Çoğu teknolojik araçların uzun vadede ne gibi sorunlara yol açabileceğini hala tam olarak bilmiyoruz. Çoğu teknolojik araçlar uzun vadeli etkilerini tam olarak bilemeyecek kadar yeni icatlardır. Bununla birlikte teknoloji yerinde saymıyor. Her geçen gün gelişip yeni icatlar ve yeni problemler çıkarıyor.
Collingridge’in ikilemi, özellikle yeniliğin sürekli olduğu bir çağda, bu yönü daha dikkatli düşünmeye yönelik bir çağrıdır.
I
Hukuk Biliminde Collingridge İkilemi
İkilem çeşitli alanlarda karşımıza çıkıyor. Bu alanlardan biri de hukuk bilimidir. Kural koyucuların en sık karşılaştığı sorunlar hukukun teknolojiye yetişemediği, hep geride kaldığı yönündedir. Kural koyucular teknolojiye yetişmeye çalışırken Collingridge ikilemine takılıyor.
Gelişen teknolojiyi anlamadan, incelemeden ve etkilerini tam olarak görmeden kural koyucu gelişmekte olan teknolojiye kural koyup kısıtlamaya çalışırsa sağlıklı sonuçlar alamayabilirler. Konulan kurallar amaçlarını karşılamayabilir. Hatta ilerleyen zamanda konulmuş olan kurallar mevcut olan problemi çözmek yerine yeni sorunlar çıkartabilir.
Eğer ki gelişen teknolojinin yayılmasını, köklenmesini ve etkilerinin raporlanıp incelenmesi beklenirse ve ona göre kural konulursa da o zaman boyunca çıkan sorunlar çözüm bulamayacağı gibi geçen sürede teknolojinin de değişmiş olabilir konulan kurallar geçmiş sorunları çözebileceği gibi gelecek sorunlarda karşılık bulamayabilir.
Hukukta bu ikilemle karşılaştığımız bir duruma örnek vermek gerekirse en güzel örnek hala gelişmekte olan yapay zekâ teknolojisi olacaktır. Bu teknolojinin kavranması sağlanamamışken, etkileri ve sonuçları tam olarak öngörülemezken hukuki düzenlemeler oluşturmak bu gelişimi sınırlayabileceği gibi; bu gelişimin etkilerini uzun süre bekledikten ve istenmeyen sonuçlar doğduktan sonra hukuki düzenlemeler oluşturmak ise zor, masraflı ve zaman alıcı bir sürece sebep olacaktır.
I
Collingridge İkilemine Bir Çözüm : İhtiyati İlke
Bu ikilem için birçok çözüm önerisi bulunuyor. Bunlardan biri de ihtiyati ilkesidir. Bu ilkeyi Adam Thierer, teknolojik alanlarda yapılan yeniliklerin tümünün geliştiricileri bireylere, gruplara, belirli varlıklara, kültürel normlara veya mevcut çeşitli yasalara, normlara veya geleneklere herhangi bir zarar vermeyeceğini kanıtlayana kadar yeni inovasyonların benimsenmemesi gerektiği inancı olarak tanımlar. Bunu yapmazlarsa bu yeniliğin kısıtlanması, değiştirilmesi, çöpe atılması, göz ardı edilmesi ya da yasaklanması gerektiği düşünülür.
Bu tanımı uygun bulanlar gibi eleştiricileri de var. Bu eleştiricilerden biri Kevin Kelly’dir. Böyle bir ilkenin kötü tanımlandığına inanan ve yenilikçi herhangi bir şeyin eşiğini büyük ölçüde yükselttiği için yeni olan her şeye karşı önyargılı olduğuna inanan Kevin bu tanımı eleştirmiştir.
İhtiyat ilkesinin bu tanımı, bir teknolojinin savunucularının çürütülemez bir zarar kanıtı üretilinceye kadar mevzuatı erteleme arzusundan kaçınmaya çalışarak koruyucu önlemleri meşrulaştırma anlamına gelir.
Collingridge’in çözümü tam olarak ihtiyati ilke değil, karar verme gücünün merkezi olmayan bir şekilde kaldığı, değişikliklerin yönetilebilir olduğu, teknolojilerin ve altyapıların esnek olacak şekilde tasarlandığı ve genel sürecin “Akıllı Deneme ve Yanılma” uygulamasıydı. Collingridge, insanın öğrenme hızına daha iyi uyum sağlamak için yeniliğin daha aşamalı olarak gerçekleşmesini sağlamayı ve tasarımı Akıllı Deneme ve Hata sürecine zıt olan teknolojilerden kaçınmayı savundu.
Siz bu ikilem için ne düşünüyorsunuz? Sizce teknolojinin hızına yetişebilir miyiz ya da teknolojiyi kontrol altına alabilir miyiz?
Yararlandığım Kaynaklar:
- https://volilife.xyz/collingridgein-ikilemi-veya-teknolojilerin-nasil-atlatilacagi/
- https://baslangicnoktasi.org/hukuk-ve-teknoloji-collingridge-ikilemi/#:~:text=%C4%B0ngiliz%20toplum%20bilimcisi%20David%20Collingridge,ihtiya%C3%A7%20ya%20da%20talep%20olmayacakt%C4%B1r
- https://www.noropazarlama.net/2020/04/21/collingridge-ikilemi-perspektifinden-noropazarlama/
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1557937
- https://tr.wikial.top/wiki/Collingridge_dilemma
- https://techliberation.com/2018/08/16/the-pacing-problem-the-collingridge-dilemma-technological-determinism/
- https://en.wikipedia.org/wiki/Collingridge_dilemma#References
- https://www.nato.int/docu/review/tr/articles/2021/12/16/secimlerimizi-neden-degerlerimiz-yoenlendirmeli/index.html
Görsel Kaynaklar:
- https://thehappinesstrap.com/dealingwithdilemmas/
- https://swiss-ipg.com/en/insights/item/263-how-the-dilemma-of-digitalization-can-be-resolved.html
- https://www.dunya.com/ekonomi/surdurulebilirlikte-basari-teknoloji-ile-yakalanacak-haberi-674764
- https://evrimagaci.org/yapay-zeka-ve-hukuk-akilli-sistemler-hukuk-uygulamalarini-nasil-etkiliyor-8212
Bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip etmek için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz. ⬇
Benim Koçum sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.