Görsel: Foicey

Su altı keşifleri, insanların doğanın muhteşem güzelliklerini keşfetmelerine olanak sağlıyor. Bu keşifler arasında, dünyanın en büyük şelalesi olarak kabul edilen Danimarka Boğaz Şelalesi de yer alıyor. Kuzey Denizi’nde yer alan bu şelale, yaklaşık 5 milyon yıl önce meydana gelen bir doğal afet sonucu oluşmuş. Suyun altında yer alan bu doğal güzellik, dalış tutkunlarının yanı sıra doğa severlerin de ilgisini çekiyor. Kristal berraklığındaki suyu, renkli balıkları ve sıradışı mercanları ile su altında unutulmaz bir keşif deneyimi sunuyor. Ancak, bu şelale keşfetmek için gerekli olan ekipman ve eğitimlere sahip olmak gerektiğini unutmamak gerekir.

Dünya üzerindeki en ilginç yerler genellikle adalarda bulunur. Tropik adalar, turkuaz rengi kıyılar ve su altı şelaleleri gibi doğal güzellikler, hayal gücümüzü harekete geçirerek günlük sıkıcı rutinden kurtulmamıza yardımcı olur.

Mauritius Adası, efsanevi Dodo kuşunun bir zamanlar yaşadığı ve Dünya üzerindeki en güzel doğal yerlerden biri olarak kabul edilen adalardan biridir. Ancak bu ada, aynı zamanda benzersiz bir özelliğe sahiptir: su altı şelalesi gibi görünen bir fenomene.

Sosyal medyada sık sık karşılaştığımız bu görüntüler gerçek mi yoksa sadece hayal ürünü mü? Su altında bir şelale olabilir mi? Bilimsel bir açıklaması var mı? Bu soruların cevaplarını öğrenmek için daha fazla araştırma yapmak gerekiyor. Ancak bu doğal güzelliğin gerçekliği, hayal gücümüzü harekete geçiren görsellerin gerçekliğinden bağımsız olarak, keşfetmek için hala büyük bir neden olabilir.

Le Morne Brabant adası, Mauritius’un güneybatı ucunda yer alan bir yarımada ve üzerinde pek çok mağara ve dik yamaç bulunan bir bazalt monolit tepesi barındırıyor. Ancak, deniz seviyesinden bakıldığında etkileyici tepeden ziyade, adayı çevreleyen lagündeki suların aşağı doğru aktığı gözlemleniyor. Bu görüntü, uydudan çekilmiş görüntülerle de teyit ediliyor ve bir su altı şelalesi olabileceği düşünülüyor.

Soru şu: Su altında bir şelale olabilir mi? Elbette olabilir! Aslında, dünyanın en büyük şelalesi bile suların altında bulunuyor ve yine bir adanın yakınlarında. İzlanda ile Grönland arasındaki Danimarka Boğazı adı verilen bölgede, su sıcaklıklarındaki farklılıklar nedeniyle ilginç bir doğa fenomeni meydana geliyor. Su, donmaya yakın sıcaklıklarda maksimum yoğunluğa ulaştığı için, Grönland tarafından gelen daha sıcak sularla karşılaşınca soğuk su kütlesi deniz tabanına doğru iniyor.

Belki de fark etmemişsinizdir. Denizlerin altı da üstü gibi ilginç bir coğrafyaya sahip. Deniz tabanı düz değil. Tepeleri ve vadileri var.

Bunlardan biri de 3500 metre yüksekliğinde bir eğim. İzlanda ile Grönland arasındaki Danimarka Boğazı’nda yer alıyor. Bu boğaz Arktik Okyanusu’nu Atlas Okyanusu’na bağlıyor. Burada İzlanda tarafındaki soğuk sular, 2 °C civarında, Grönland tarafındaki daha sıcak sularla buluşuyor. Soğuk su kütlesi daha ağır olduğu için deniz tabanına doğru çöküyor.

İşte bu soğuk sular denizin altındaki eğimden aşağıya doğru hızlıca akıyor. Burada saniyede 3,5 milyon metreküplük bir su hareketi var. Bu da Amazon Nehri’nin taşıdığı sudan yaklaşık 350 kat daha çok! Karalardaki en yüksek şelale ise Venezuela’daki Angel Şelalesi. Bu şelale 979 metre yüksekliğinde ve kesintisiz bir su akışı sağlıyor. Danimarka Boğazı’ndaki sualtı şelalesiyle kıyaslayınca aradaki muazzam fark ortaya çıkıyor.

Belki de farkına varmadınız. Mauritius’ta o harika su altı şelalesi görüntüsünü yaratan, tamamen başka bir şey. Kum!

Evet orada suyun değil kumun bir akışı var. Çünkü hemen yanındaki ada volkanik bir yapı. Dolayısıyla kıyılarında çok miktarda volkanik kum var. Okyanus akıntıları bu kumu, adayı saran sığ raflar üzerinde ileri geri akıtıyor. Denizaltı platosunun bir parçası olan sığ rafların sona erdiği yerde daha derin, daha mavi, daha koyu sular var. Ve okyanus akıntıları bu sahil kumunu Mauritius’un güney ucundan okyanusun derin sularına doğru ittiğinde, “su altı şelalesi” gibi görünen bu olay oluyor. Yani aslında kumlar derin sularda yere doğru çöküyor. Elimdeki bu süs eşyasındakine benzer bir durum oluşuyor. Görsel olarak hoş ama gerçek bir şelale değil. Optik bir yanılsama.

Belki de fark etmemişsinizdir. Dünyanın en ilginç yerleri çoğunlukla adalarda oluyor. Bazen monoton işlerimin bıktırıcı rutininden kaçmak için hayallerimde böyle ilginç adalara gidiyorum. Çok yakında dünyanın en yüksek dağının da bulunduğu böyle bir adaya gerçekten gideceğim ve umuyorum orada çekeceğim görüntülerle sizi de götüreceğim.

Ne demek! Dünyanın en yüksek dağı da mı bir adada? Evet, tekrar düşün!

Elimize çantamızı alıp monoton işlerimizin ardına düştüğümüzde, o bıktırıcı rutinden kaçmak için hayallere dalıyoruz. O anda karşımıza çıkan neredeyse her şeye inanmaya meyilli hale geliyoruz. Ama gerçeğin peşine düşmek için, Walter Mitty gibi zorlu bir yolculuğa çıkmak gerekiyor. Eğer su altı şelaleleri gibi gizli hazineleri keşfetmek istiyorsak, gerektiğinde elimize çantamızı alıp okyanusun soğuk sularına atlayabilecek cesareti gösterebilmek gerekiyor.

Kaynak: Barış Özcan

Bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip etmek için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz. ⬇